DEİK 30. Genel Kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İş dünyamızdan tek beklentimiz; ekonominin çarklarını hızlandırması, piyasayı hareketlendirmesidir. Çünkü yaşanan sıkıntının en önemli sebebi, herkesin bekleme durumuna geçmesidir. Bu bakımdan ‘millî seferberlik’ diyorum, boşuna demiyorum. Benim ‘millî seferberlik’ dediğim olay, ‘eline silahını al, sokağa çık’ bu değil. İşte millî seferberlik bu” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) 30. Genel Kuruluna katıldı. Şişli Marriott Hotel’de gerçekleşen genel kurulda, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, DEİK yönetim kurulu ve üyeleri ile iş adamları da hazır bulundu.
Kurulda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK 30. Genel Kurulunun ülke, millet ve iş adamları ile DEİK üyeleri için hayırlı olmasını diledi ve bugüne kadar DEİK çatısı altında hizmet veren, dış ekonomik ilişkilerin gelişmesi için gayret gösterenlere teşekkür etti.
Türkiye’yi, 1 trilyon dolar dış ticaret, 2 trilyon dolar millî gelir ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hâline getirme hedefine, ancak hep birlikte çalışılarak ulaşılabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedeflerine en samimi ve sıkı sahip çıkan kesimlerin başında iş adamlarının, özellikle de DEİK üyelerinin geldiğini söyledi.
“HÜKÜMETİMİZ, İŞ DÜNYAMIZA VERGİ, SİCİL AFFINDAN KREDİ KOLAYLIĞINA KADAR PEK ÇOK DESTEK VERDİ”
Milletin; ülkesine güvenen, zor günlerinde kendisi için fedakârlık yapan iş adamlarını ve yatırımcılarını asla unutmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Onun için sizler açısından bugünler çok önemlidir. Türkiye’nin ekonomisine yönelik saldırıların boşa çıkartılması konusunda, devletle birlikte, sizlere de çok önemli görevler düşüyor. Bu kritik dönemde yatırımlarını, projelerini, gayretlerini erteleyen herkes, benim nazarımda, ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır. Hükümetimiz, iş dünyamıza, esnaf ve sanatkârlarımıza, vergi, sicil affından kredi kolaylığına kadar pek çok ilave destek verdi, vermeye de devam edecek. Bunun karşılığında, iş dünyamızdan tek beklentimiz, ekonominin çarklarını hızlandırması, piyasayı hareketlendirmesidir. Çünkü yaşanan sıkıntının en önemli sebebi, herkesin bekleme durumuna geçmesidir. Bu bakımdan millî seferberlik diyorum, boşuna demiyorum. Benim millî seferberlik dediğim olay, eline silahı al sokağa çık, bu değil. İşte millî seferberlik budur.”
“BİRİLERİ, DÖVİZ SPEKÜLASYONUYLA EKONOMİMİZE YÖN VERMEYE ÇALIŞIYOR”
Dövizdeki spekülasyon dâhil, Türkiye ekonomisine yönelik saldırıları bu havanın besleyip desteklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün sınırlarımız içindeki ve dışındaki terör örgütleriyle nasıl canhıraş bir mücadele içindeysek, ekonomimize yönelen saldırılar karşısında da aynı kararlılığı göstermek mecburiyetindeyiz. Ülkesini ve milletini savunmak için, en kıymetli varlığını, canını ortaya koyan yiğitler, aynı amaç için sermayesini kullanması gerekenlere örnek olmalıdır, ibret olmalıdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ekonomimize, döviz üzerinden bir saldırı başlayınca, milletime ve elbette iş adamlarımıza, Türk Lirasına geçme çağrısı yaptım. Bazılarının, benim bu çağrımı istihzayla karşıladığını biliyorum. Hâlbuki ortada, 1994 krizinden beri yaşadığımız bir hakikat var. Birileri, döviz spekülasyonuyla ekonomimize yön vermeye çalışıyor. Bu spekülasyonun gerisinde hiçbir rasyonel ekonomik sebep yoktur; amaç siyasi operasyonlara zemin hazırlamaktır. Bakın aynısını komşu ülkelerde de yapıyorlar. Rusya, Çin ve Azerbaycan’da da yapıyorlar. Ama biz bu oyunlarını bozacağız. Bunu bozabilmek için de inşallah yerli paraya geçmek suretiyle adımları atacak ve bu kur baskısını ihracatta ithalatta üzerimizden silkeleyip atacağız. Geçtiğimiz 14 yılda, defalarca biz bu tuzağa çekilmeye çalışıldık. Kimi kamuoyunca bilinen, kimi bilinmeyen bu kumpasların hepsine karşı da gereken tedbirleri aldık ve bu oyunu bozduk. Sadece 2009 yılında, bizden kaynaklanmayan, tamamen küresel ekonomik krizin etkisiyle bir küçülme yaşadık. Geçtiğimiz 3,5 yıldır ülkemize yönelik her saldırının, ekonomik kriz çabasıyla birlikte gerçekleştirildiğine de şahit olduk.”
“ÜLKEMİZİ KARALAMAK İÇİN YÜRÜTÜLEN KAMPANYALARIN ASIL GAYESİ İHRACATIMIZI BALTALAMAKTIR”
Gezi olayları sırasında yapılan ‘tüketmeyin ekonomi dursun’ çağrısında ve 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde Türkiye’nin önemli projelerini yürüten iş adamlarının hedeflendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi karalamak için yürütülen kampanyaların asıl gayesinin ihracatımızı, turizmimizi baltalamak olduğu apaçık ortadadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz darbe girişimini takip eden günlerde, şayet milletimiz 12 milyar dolar bozdurarak ekonomisine sahip çıkmasaydı, aynı oyunu orada da oynayacaklardı. Ama bu millet sıradan bir millet değil. Çağrımıza anında cevap verdi ve ne var ne yok elinde hemen bozdurdu, piyasaya sürdü. Son günlerde kurda yaşanan dalgalanmaya karşı, tıpkı 15 Temmuz’da milletimizin yaptığı gibi, daha önceki saldırılarda bizim aldığımız tedbirler gibi, kararlı ve sabırlı bir duruş ortaya koymak mecburiyetindeyiz. İşte bu sebeple ben ‘yatırım yapın’ diyorum, ‘Türk Lirasına geçin’ diyorum, ‘üretin, ihraç edin, istihdam sağlayın’ diyorum. Çünkü bize zerk edilmeye çalışılan zehrin panzehiri bunlardır. Onun için sürekli faizin düşürülmesinden bahsediyorum. Faizin düşmesi lazım. Bakın buradan yine söylüyorum: Kamu bankaları dâhil, faizin düşmesi lazım. Niye? Girişimcimizin önünü açmamız için faizin düşmesi lazım. Girişimci yatırımı yapacak ki istihdam olsun, üretim olsun, rekabet olsun. Eğer girişimcinin yatırım yapmasına fırsat hazırlamazsak bunlar nasıl olacak? Finans sektörü dediğimiz nedir? Çok caziptir, önemlidir. Önerlidir ama öz sermaye ile değil, mevduat sahiplerinin verdiği paralarla para kazanan bir sektördür bu sektör. Vatandaşım gidiyor parasını veriyor, o da gidiyor parayı girişimciye satıyor ve ondan da bayağı güzel paralar kazanıyor. Faiz oranları yüksek, 15, 16, 17’ye kadar çıkıyor.”
Bunları söylediğinde de kimilerinin rahatsız olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben dertliyim, derdim var. Bu ülkede yatırım olması lazım, bizim başka çaremiz yok. En zor şortlarda bu yatırımlar yapılırsa bu ülke çökertilemez. Ama zor şartlarda yatırımlar durursa, o zaman ülke durur, Allah muhafaza. Yatırımlarımızı TL ile yapacak olursak evelallah bu ülkenin belini kıramazlar. Zaten kıramayacaklar, ben buna inanıyorum, bundan şüphem yok” diye ekledi.
“TARİH BOYUNCA NEREDE BİR MAZLUM VARSA BİZ ORAYA KOŞMUŞUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece mülteciler için yapılan harcamanın 20 milyar doları bulduğuna işaret ederek, “Nerede Batı, hani o zengin Batı nerede? Onların böyle bir derdi var mı, böyle bir sıkıntısı var mı? Hani insan hakları?” ifadelerini kullanarak Avrupa Birliği’nin mültecilere harcanmak üzere geçtiğimiz 1 Temmuz tarihine kadar Türkiye’ye vermeyi taahhüt ettiği 3 milyar avronun şu ana kadar sadece 677 milyon avrosunun geldiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların bütçeleri, gayrisafi millî hasılaları bizden çok fazla, niye gelmiyor? Ya bunların böyle bir derdi yok, bunların insanlık diye bir derdi yok. Bunların ezilen, mazlum, mağdur diye bir dertleri yok, bu dert bizde var. Bu millet efsane bir millet. Tarih boyunca nerede bir mazlum varsa biz oraya koşmuşuz, ta Hint Yarımadası’na biz donanma göndermişiz bir insan için; biz öyle bir milletiz” dedi.
“KUZEY SURİYE’DE YENİ BİR DEVLETİN KURULMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Terör örgütlerine karşı Suriye’nin kuzeyinde yürütülen Fırat Kalkanı operasyonun da değinerek, Kuzey Suriye’de yeni bir devletin kurulmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu 780 bin kilometre durup dururken bize lütfedilmedi. Cumhuriyetin kuruluşundan önce şöyle 10 yılı bir ele alırsak, 10 yıl içerisinde biz yaklaşık 3 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye düştük. Ve bize Sevr’i dayattılar, Lozan’a razı olduk; olay budur. Yoksa biz buna layık mıyız? Biz, düşünebiliyor musunuz, 17-18’inci asrın dünyada bir numarası olan bir devletiz, oradan bu bakiyeye kaldık. Şimdi de diyoruz ki, ‘ne olacak, olsun, biraz daha gidebilir’ zaten bu PKK denilen ahlaksızların, bu alçakların istediği bu değil miydi? Bunlar değil miydi bizim Güneydoğu bölgemizde birçok operasyonu yaparken oraları kendilerine göre bir devlet kurma ameliyesini yerine getirmek isteyenler? Şimdi sıkışınca ne demeye başladılar? ‘Bizim böyle bir derdimiz yok, böyle bir hayalimiz yok.’Siz kime yutturacaksınız bunu? Biz sizin bütün o gizli hikâyelerinizi, gizli defterlerinizi, kitaplarınızı, her şeyinizi biliyoruz. Ama Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmayacak, biz bu delikten bir daha sokulmayız.”
“KÜRESEL EKONOMİNİN GENEL FOTOĞRAFI İÇİNDE, TÜRKİYE EKONOMİSİ ÇOK İYİ BİR YERDEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide geçen 14 yıllık bilançoya bakıldığında son dönemde bir durgunluğun gözlendiğini, bunun sebeplerinden bir kısmının siyasi hesaplaşmaların ürünü, bir kısmının da küresel ekonomide, 2008’de başlayan ve hâlâ süren sıkıntıların yansımaları olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonominin genel fotoğrafı içinde Türkiye ekonomisinin, yaşadığı tüm badirelere rağmen, çok iyi bir yerde durduğunu söyledi.
Son 2 yıldır, küresel ticaret hacminin bazen daralıp bazen çok yavaş artış hızı göstermesine rağmen Türkiye’nin küresel ticaret hacmindeki payının istikrarlı bir şekilde arttığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2009’da yüzde 0,98 olan küresel ticaretteki payının, 2015’te yüzde 1,07’ye, bu yılın ilk iki çeyreğine ise yüzde 1,12’ye yükseldiği bilgisini paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “İhracatımız düştüğü için gerçekten üzüntülüyüz. Ama bu rakamlarla dâhi ihracatta küresel düzeyde yüzde 0,89’dan bu yılın ikinci çeyreği itibariyle yüzde 0,95’e çıktık. Görüldüğü gibi önümüz açık” görüşlerine yer verdi.
Sektörel bazda dış ticaret açığının hangi alanlarda verildiğine ilişkin ortaya çıkan tablonun; inovasyona, yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değere sahip ürünlere ağırlık verilmesi gerektiğini gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aksi hâlde dış ticaretteki hedeflere ulaşılamayacağını söyledi ve “Devlet ve özel sektör iş birliğiyle kısa zamanda üretimimizin ve dış ticaretimizin yapısını bu yönde değiştireceğimize inanıyorum. Bu noktada çok ciddi bir değişime ihtiyacımız var. Eğer bugün Körfez Bölgesinde, Balkanlarda, Kuzey Afrika’da her taraf gıdadan tekstile, elektronikten mobilyaya, makineden temizliğe bizim ürünlerimizle dolu değilse, bir yerde yanlış yapıyoruz, bir şeyleri eksik bırakıyoruz demektir” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİNE İLİŞKİN ULUSAL HESAP SİSTEMİ REVİZE EDİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin temel ekonomik göstergelerine ilişkin ulusal hesap sisteminin, Avrupa Hesap Sistemi doğrultusunda revize edildiğini hatırlatarak bu çerçevede, mevcut ekonomik göstergelerin geriye doğru düzeltilerek yeniden yayınlandığını kaydetti ve şu bilgileri verdi: “Yeni yöntemle, daha önce 800 milyar dolara kadar çıkmış gözüken Gayrı Safi Millî Hâsılamız 949 milyar dolar, 10 bin 800 dolara kadar çıkan kişi başına millî gelirimiz 12 bin 500 dolar olarak revize edildi. Aynı şekilde, 2003 yılından bu yana ortalama yüzde 4,7 olan büyüme oranımız da yüzde 5,9 olarak düzeltildi. Bu verilere göre, 2010-2015 yılları arasındaki büyüme oranı bakımından Türkiye, millî geliri 100 milyar doların üzerindeki ülkeler arasında, Katar ve Çin’den sonra 3. sırada yer alıyor. Hatta 2013 yılında bu bakımdan listenin ilk sırasında yer alıyoruz. Yeni yöntemle, aynı dönemde, tüm ülkeler hesaba katıldığında Türkiye’nin büyüme sıralamasındaki yeri 51. sıradan 12. Sıraya yükseldi.”
“TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİNE ALINMAMASININ SEBEBİ İNANÇ FARKLILIĞIDIR”
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine alınmamasında sebebin ekonomik göstergeler olmadığını ve verilen kararların tamamen siyasi ve inanç farklılığından kaynaklandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında, “Ama sorduğunuzda onlarda inanç hürriyeti var, düşünce hürriyeti var; nerede var? Avrupa Birliği müktesebatında değerli kardeşlerim, etnik unsurlara kesinlikle kalkıp da sürgün yapamazsın, onları dışlayamazsın. Ama bunlar Fransa’da bile Romanları yaşattılar mı? Ne yaptılar Romanları? Gönderdiler. Biz Roman kardeşlerimizle iç içe burada yaşıyoruz, bizim bir sıkıntımız yok” sözlerine yer verdi.
Türkiye’nin temel ekonomik göstergelerinin Avrupa hesap sistemi doğrultusunda revize edilmesi ile ilgili olarak, istatistiklerin hesaplanmasında esas alınan kriterlerin zaman içinde değişmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünde şu açıklamalara yer verdi: “Yeni veriler bizi olduğumuzdan daha büyük göstermiyor, tam tersine gerçek durumumuzu çok daha doğru tartabilmemizi sağlıyor. Kişisel gözlemlerimizle zaten farkında olduğumuz hususları artık istatistikî yöntemlerle de tespit etme imkânı bulmuş oluyoruz. Ölçemezsen yönetmezsin diye bir ilke var, bizim de ölçümlerimizi doğru yapmamız gerekiyor ki yönetimimiz sağlıklı olsun. Bu bakımdan ben bugünkü Genel Kurulda yeni istatistik yönetimi konusunda dile getirilen itirazları yersiz bulduğumu, bilime ve hakikatlere herkesin saygı göstermesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Zaten bizden önce Avrupa, onların hepsi bu sisteme geçtiler.”
Aktüel intermedya / EKONOMİ