Tüm Terör Örgütlerine Karşı Millî Seferberlik İlan Ediyorum

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin bir ateş çemberinden geçtiğine ve yaşanılan dönemin en az İstiklal Harbi kadar önemli olduğuna dikkat çekerek, “Gün; çekişme, çatışma, husumet, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısında çelik gibi bir iradeyle, tam bir kararlılıkla durmazsak hiçbirimiz yarınlara güvenle bakamayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 32. Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 15 ilinden mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Adana, Bilecik, Burdur, Bursa, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Mersin, Sivas, Tekirdağ, Trabzon, Yozgat ve Zonguldak’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle yemeği öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı.

“ACILARIMIZ ÖYLESİNE ÇOĞALDI Kİ, PAYLAŞMANIN ÖTESİNDE ADIMLAR ATMAK ZORUNDAYIZ”

Muhtarlarla buluşmasını bir bayramlaşma, düğün ve toy havasında geçirmek istediğini ancak yaşananların buna izin vermediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüreğimizin hüzünlü, gönlümüzün buruk, kalbimizin yaralı, öfkemizin had safhada olduğu şu günlerde, sizinle dertleşmek istiyorum. ‘Sevinçler paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır’ derler. Bizim acılarımız öylesine çoğaldı ki, artık paylaşmanın ötesinde bir takım adımlar atmak zorundayız” dedi.

Geçtiğimiz Cumartesi gecesi Dolmabahçe’de polise ve vatandaşlara yönelik canlı bomba saldırısına maruz kalındığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırı sonucu 37’si polis, 7’si sivil 44 kişinin şehit, çoğu polis 238 kişinin gazi olduğunu bildirdi. 20 Temmuz 2015 tarihinden bugüne PKK’yla mücadelede verilen şehit sayısını, 843’ü güvenlik görevlisi, 335’i sivil vatandaş olmak üzere, bin 178 olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün saldırılarında verilen kayıp sayısının 300’e yakın olduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminde 248, Fırat Kalkanı Harekâtında da 17 şehidin verildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere şifa temennisinde bulundu.

“HİÇBİR ŞEHİDİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte terör örgütlerine de çok büyük zayiatlar verdirildiğine işaret ederek, PKK’ya yönelik operasyonlarda örgütün kaybının 9 bin 500’ü bulduğunu, 40 bini aşkın kişinin gözaltına alındığını, 10 bin 500’ün üzerinde kişinin de tutuklandığını belirtti. Fırat Kalkanı Operasyonunda ve Irak’ta bin 800’e yakın DEAŞ ve PYD mensubunun yok edildiğini,  FETÖ’ye yönelik operasyonlardaki tutuklu sayısının 40 bini geçtiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öte yandan, biliyoruz ki, bunların hepsi birer piyondur. Hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız, bunun böyle bilinmesini özellikle istiyorum. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmadık, bırakmayacağız. Çünkü zalime merhamet, mazluma ihanettir. Bununla birlikte, meselenin gerisinde asıl oyunu da gözden kaçırmıyoruz ve kaçırmayacağız” açıklamasında bulundu.

“BÖLGEMİZE, YENİ NİFAK TOHUMLARI EKİLMEYE ÇALIŞILIYOR”

Türkiye’nin bir ateş çemberinden geçtiğini, gelecekte, bu yaşanan günlerin muhasebesinin daha iyi yapılıp daha net anlaşılacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sadece şu kadarını söyleyeyim, yaşadığımız dönem, en az İstiklal Harbi kadar önemlidir, kritiktir, hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyettedir. Birinci Dünya Savaşının ardından, dönemin güçleri, Türkiye’yi İç Anadolu’da sıkıştırarak, Sevr’de tasarladıkları bir avuç toprağa mahkûm etmek istiyorlardı. Aynen bugün Halep’te olduğu gibi… Doğu Halep’te yaptıkları da bu değil mi? Budur. İstiklal Harbimiz, milletimizin işte bu senaryoya verdiği cevaptır. Dönemin şartları içinde bu mücadeleyi başarıya ulaştırmış olmamız, sonrasındaki tüm eksiklere rağmen, gerçekten çok önemlidir. Milletimiz, aldığı bu nefes sayesinde, yaklaşık bir asır sonra, yönünü yeniden geleceğe çevirme imkânı bulmuştur. Bugün de, hem bölgemiz, hem de ülkemiz üzerinde, çok sinsi, çok alçak, çok kanlı oyunlar oynanıyor. Üst akıl dediğim şey, her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Bölgemize yeni nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor. Kanla, gözyaşıyla, iç savaşla, mezhep savaşlarıyla bölgemizin geleceğini karartmaya çalışıyor.”

“SEVR’İ PAÇAVRAYA ÇEVİRMEYİ BAŞARDIK”

‘Zor, oyunu bozar’ atasözüne atıfta bulunarak, Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarında milletin en büyük gücü olan imanıyla ‘zor’u gösterip oyunu bozduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar, Misak-ı Millî hedeflerimizin tamamına ulaşamamış olsak da, Sevr’i paçavraya çevirmeyi başardık. Bugün de, adı konulmamış bir Sevr tehdidiyle karşı karşıyayız. Geçtiğimiz 3 yıldır yaşadığımız hemen her hadise, bu oyunun bir parçasıdır, bir sahnesidir. Gezi’de sokaklarda başaramadıklarını emniyet-yargı darbesiyle elde etmek istediler. Orada neticeye ulaşamayınca, seçimlere umut bağladılar. O da olmayınca, bölücü terör örgütünün çukur eylemleriyle, orada da netice elde edemeyince, en nihayet darbeyle sonuca ulaşmaya çalıştılar” diye konuştu.

“Bazıları sanıyor ki, tüm bu saldırıların hedefi bizim şahsımızdır, hükûmetimizdir, partimizdir. Kesinlikle öyle değil, mesele bundan ibaret değil” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında,  “Ortada daha büyük bir oyun var. Saldırıya uğrayan bizim şahsımızda somutlaştırdıkları Büyük Türkiye, Yeni Türkiye, Özgür ve Müreffeh Türkiye mücadelesidir. Buna saldırıyorlar” sözlerine yer verdi.

“BAYRAĞIMIZI İNDİRMEYE KALKANIN KOLUNU-KANADINI KIRMAZSAK, ŞEHİTLERİMİZE MAHCUP OLURUZ”

Konuşmasında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ vurgusunda bulanarak, “Eğer bu dört temel direği sağlam tutamazsak, emin olun, gök kubbeyi başımıza yıkarlar. Eğer bunların herhangi birinden taviz verirsek, bizi buralarda bir gün bile yaşatmazlar” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizi bayrağımızdan, ezanımızdan, vatanımızdan, devletimizden etmek isteyenlere, canımız pahasına geçit vermeyeceğiz. Milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine kast edenin başını ezmezsek, bekamızı sağlayamayız. Bayrağımızı indirmeye kalkanın kolunu-kanadını kırmazsak, şehitlerimize mahcup oluruz. Vatanımızın tek bir karış toprağına dâhi göz dikenin gözünü çıkarmak bizim namus borcumuzdur, bunu da böyle bilin” diye ekledi.

“ÜLKEMİZİ VİRANEYE ÇEVİRMEK İSTEYENLERE İZİN VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Şayet bunları yapmazsak, başımıza neler geleceğini görmek için, şöyle bir kafamızı kaldırıp çevremize bakmamız yeterlidir. Ülkemizi viraneye çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, daha pek çok yerde bunu yaptılar, ama bize yapamayacaklar. Yıkıntıların arasında kucağımızda çocuklarımızın, sevdiklerimizin cansız bedenleriyle çaresizce ağlamamızı bekleyenlere o günleri göstermeyeceğiz, bu böyle bilinsin. İşte en son Halep’te bunu yaptılar, yapıyorlar, ama inşallah bizim hiçbir şehrimizde bunu başaramayacaklar. Başarmaya çalıştılar ama yer ile yeksan oldular. Ülkemizi terk etmek zorunda kalıp Akdeniz’in karanlık sularında boğulmayacağız. Avrupa’da veya başka bir yerde, kapıları yüzümüze kapanan, sınır boylarında insanlık dışı muamelelere maruz kalan bir topluluk hâline asla gelmeyeceğiz. Bu acıların hiçbir yerde yaşanmaması için de elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Birileri çıkar adına, sömürgecilik adına, petrol adına, güç mücadelesi adına, iktidarda kalma adına insanlığını kaybetmiş olabilir, biz kaybetmeyeceğiz. Biz biliyoruz ki yaratılmışların en şereflisi insandır. Birilerinin vicdanı sükût etmiş olabilir. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz.”

“GELDİĞİMİZ NOKTADA SAVUNMADA KALMA İMKÂNINA SAHİP DEĞİLİZ”

Millet olarak yeni bir ahitleşmeye gidilmesi, yeni bir mefkûre birliğinin oluşturulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gün, çekişme günü, çatışma günü, husumet günü, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısına çelik gibi bir iradeyle, tam bir kararlılıkla durmazsak, hiçbirimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız. Hepimiz aynı gemide olduğumuza göre, bu gemiye yönelik her saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır. Buna karşı gereken mücadeleyi vermek de hepimizin görevidir. Geldiğimiz noktada artık savunmada kalma imkânına da sahip değiliz. Mademki bize terör örgütleri üzerinden tarihimizin en büyük saldırılarından biri yapılıyor, öyleyse bizim de misliyle cevap vermek hakkımızdır” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’DEKİ DEMOKRATİK HAK ARAMA YOLLARINI, AVRUPA ÜLKELERİNDE DÂHİ BULAMAZSINIZ”

Sokak eylemleriyle terörün, 80 milyon vatandaşın her birini hedef aldığına dikkat çekerek mücadelenin hep birlikte verilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buradan, tüm vatandaşlarıma sesleniyorum: Anayasamızın 104’üncü maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı olarak, PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle, DHKP-C’siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı millî seferberlik ilan ediyorum. Her kim, bu örgütlerin çalışmalarıyla, elemanlarıyla ilgili herhangi bir şey görürse, duyarsa, malumat sahibi olursa, hemen güvenlik güçlerimize bilgi vermelidir. Terör örgütlerinin meselesinin, hak elde etme meselesi, bir davayı savunma meselesi olmadığını, artık herkesin anladığına inanıyorum. Çok açıktır ki, terör örgütlerinin tek meselesi, Türkiye’yi, bölgedeki diğer ülkeler gibi köken, inanç ve meşrep farklılıkları üzerinden çatışmalarla parçalamak, yıkıp yok etmektir. Esasen, ülkemizdeki hiçbir kesimin, hiçbir kişinin hakkını aramak için terör yöntemlerine başvurmasını mazur kılacak en küçük bir sebep yoktur. Türkiye’deki demokratik hak arama yollarının çeşitliliğini ve toleransını, emin olun, Avrupa ülkelerinde dâhi bulamazsınız.”

Hiç kimsenin bu memleketin herhangi bir yerinde, kendi kirli amaçları için bomba patlatma, pusu kurma, eylem yapma, propaganda yapma hakkı ve özgürlüğü olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların can ve mal güvenliklerine tehdit oluşturan her teröristin, 80 milyonun tamamının düşmanı olduğunu ve ona göre muamele görmesi gerektiğini söyledi.

“DEVLETİMİZ, TERÖR ÖRGÜTLERİNE NEFES ALDIRMAYACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “İşte bu anlayışla şimdi de buradan, tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum. Terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı, devletiniz de, milletimiz de sizin yanınızdadır, arkanızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz, yürüttükleri mücadelede, elbette ölürlerse şehittir, kalırlarsa gazidir. Ama askerimiz, polisimiz bu memlekete sağ olarak, sağlam olarak lazım. Bunun için güvenlik güçlerimizden, terör örgütlerine ve teröristlere karşı, kanunların elverdiği en ağır, en sert muameleyle, kararlı bir şekilde mücadele etmelerini istiyorum. Herkes, bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline kast etmenin bedelinin ne olduğunu görmelidir. Eğer bu şekilde hareket etmezsek, milletimiz ‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ demeye başlar ki, asıl tehlikeyi o zaman yaşarız. Böyle bir serzenişe meydan vermeden, devlet olmanın gereğini yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bundan sonra, dağdaki teröriste de, şehirdeki teröriste de, onları destekleyen hiç kimseye bir an bile huzur yok, rahat yok, bu böyle biline. Devletimiz, tüm birimleriyle, milletimiz de her bir ferdiyle, terör örgütlerine inşallah nefes aldırmayacak.”

Bu süreçte muhtarlara birinci derecede görev düştüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaten bir muhtar mahallesinde, köyünde kimlerin olduğunu, gelenin gidenin kimler olduğunu bilemiyorsa, o da görevini tam manasıyla yapamıyor demektir” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iletişimin sağlanması durumunda teröristlerin kendilerine kaçacak delik arayacağını söyledi.

“HALEP’TE SAVRULAN, İNSANLIĞIN ENKAZIDIR”

“Bugün Halep’te savrulan oradaki masumların canı, namusu değildir, Halep’te savrulan aslında insanlığın enkazıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halep’te yaşanan güncel gelişmelere de değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şu açıklamalara yer verdi: “Bildiğiniz gibi yoğun bir müzakere sürecinin ardında dün akşam bir ateşkes sağlandı, sürekli takip ediyoruz. Bizzat takip ettiğim bu müzakereler neticesinde şimdi sivillerin ve muhaliflerin Doğu Halep’ten çıkartılması için bir tahliye süreci başlıyor umudundaydık ki, tekrar ne yazık ki füzeler atılmaya başlandı. Yine takip ediyoruz, bugün Sayın Putin’le akşama doğru tekrar bir görüşmem olacak, Dışişleri Bakanımız takip ediyor, Millî İstihbarat Müsteşarımız aynı şekilde takip ediyor, hâlâ takip ediyoruz bir netice alır mıyız diye. Tabi sahadaki durum çok kırılgan ve karmaşık, nitekim daha varılan uzlaşmanın üzerinden saatler geçmeden rejim güçleri ateşkesi bozup yeniden sivillere saldırmaya başladı. O yüzden temkinli hareket ediyoruz. Arkadaşlarımız gece gündüz bu konuyu takip ediyor. Halep’ten kurtulan kardeşlerimize insani yardım ulaştırmak için bütün tedbirleri aldık.”

Birleşmiş Milletlere “Neredesin? Bakın biz her türlü desteği vermeye hazırız, vereceğiz” şeklinde seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haleplilerin tahliyesi amacıyla bir koridorun açılması için gayret sarf ettiklerini dile getirerek “ İdlip ve civarına gideceklerin yanı sıra, Türkiye’ye gelebilecek olanlar için de hazırlıklarımız tamam. Türkiye’ye mi gelecekler? Onları da bağrımıza basmaya hazırız” dedi.

“MAZLUMLARIN UMUDU OLAN TÜRKİYE, HALEP HALKINI YALNIZ BIRAKMAYACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin girişimi ve yoğun çabalarıyla varılan bu ateşkesin hayata geçirilmesi Halep’teki masumlar için belki de son umuttur. Bu yüzden bütün tarafları ve uluslararası toplumu bu ateşkese riayet etmeye ve destek olmaya davet ediyorum. İnsani koridor, derhal ve hiçbir engelleme ile sabotaj olmadan açılmalı. Masum insanların Doğu Halep’ten salimen çıkmasına izin verilmelidir. Esed rejimi Halep’te açıkça savaş suçu, insanlık suçu işlemektedir, bu gerçeği ona destek verenler dâhil artık herkesin görmesi gerekiyor. 600 binden fazla insanı katleden, kimyasal silah kullanan, her tür insanlık dışı eylemi gerçekleştiren bu rejimin cinayetleri karşısında biz sessiz kalamayız ve kalmayacağız. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası toplumu harekete geçirmek için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Dün yeni Birleşmiş Milletler Genel Sekreteriyle yaptığım görüşmede bu konunun aciliyetini bir kez daha dile getirdim. Bu hafta yapacağım temaslarda da aynı hususu dünya liderlerinin dikkatlerine getirmeye devam edeceğim. Mazlumların umudu olan Türkiye, Halep halkını yalnız bırakmadı, bırakmayacak. Ne pahasına olursa olsun tek bir masum canı kurtarmak için bile elimizden geleni yapacağız.”

“MİLLETİMİZ, CESARETİ VE DİRAYETİYLE TÜM OYUNLARI BOZDU”

Türkiye’yi El-Bab’tan uzak tutmak için uğraşanlarla, Türkiye’den terörle mücadelesini hafifletmesini isteyenlerin niyetlerinin ortak olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ’la mücadele bahanesiyle Irak’a yığınak yapanların, ülkemizin orada yıllardır bu mücadeleyi yürüten askerî birliklerinden rahatsızlık duymaları sahnelen oyunun perde arkasını ele veriyor. Bölücü terör örgütü mensupları Avrupa’nın sokaklarından parlamentolarına her yerde cirit atarken, ülkelerini desteklemek isteyen vatandaşlarımıza tahammül edemeyenler böylece yüzlerindeki sahte demokrat maskesini düşürüyorlar. Bunu da görüyoruz, biliyoruz. Dün Afganistan’da, Çeçenistan’da, Bosna’da, Kosova’da, bugün Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Myanmar’da sergilenen vahşete karşı aynı sahte dili, aynı sahte duruşu gösterenlerin riyakârlıkları deşifre olmuştur. Artık sözün bittiği yerdeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

“Bundan sonrası önümüzdeki bu gerçekler ışığında yeni Kurtuluş Savaşımızı, hatta yeni Çanakkale Savaşımızı verme ve zafere ulaştırma dönemidir” görüşüne yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye terör örgütleri ve ihanet çeteleri üzerinden savaş açanların bugüne kadar attıkları hiçbir adımda istedikleri neticeyi elde edemediğini söyledi ve şunları ekledi: “Milletimiz imanı, cesareti ve dirayetiyle tüm oyunları birer birer bozdu. Ödediğimiz bedel büyüktür; ama kesinlikle kardeşlerim boşa gitmeyecektir. Şu ana kadar milletimizi ne köken, ne mezhep, ne meşrep farklılıkları üzerinden birbirine düşürmeyi başaramadılar. İnşallah hiçbir zaman da başaramayacaklar. Biz 80 milyon bir ve beraber oldukça, Allah’ın izni ve yardımıyla üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur.”

Konuşmasının sonunda muhtarlara Cumhurbaşkanlığı Külliyesini teşriflerinden dolayı teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahalle ve köylerindeki vatandaşlara selam ve muhabbetlerini iletmesini istedi ve sözlerini “Aman bir olun, aman iri olun, diri olun, kardeş olun, hep birlikte Türkiye olun” diyerek tamamladı.

Aktüel İntermedya / GÜNDEM

About Aktuel İntermedya

Check Also

Türkiye’de Medya Tekelleşiyor. 22 Yıllık Markamız Turkuvaz Medya ve TÜRGEV eski Başkanı Arzu Akalın tarafından Yargıtay Kararı ile İptal edilmiştir

1998 yılında İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Basın Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne verilen Basın Beyannamesi …

Bir cevap yazın